Türk Ceza Kanunu’nda “Silahlı Terör Örgütüne Üye olmak, Yardım ve Yataklık Etmek…” diye tanımlanan bir madde vardır. Herhangi bir terör örgütüne şu veya bu şekilde “üye olan, yardım ve yataklık” edenler hakkında, bu madde kapsamına cezalandırılırlar. Bunun yanında ayrıca “SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMAK” suçu vardır ki, bu suçun cezası, “terör örgütüne yardım ve yataklık etmek”ten daha ağırdır.
Peki silahlı veya silahsız herhangi bir terör örgütüne.. üye olmak veya yardım ve yataklık etmek SUÇ olduğuna göre; düşmanın görevlisi olmak, ona hizmet etmek, her türlü yardım ve yataklık yapmak suçunun daha ağır olması ve bununla ilgili yasaların bulunması gerekmez mi?
Bakınız, Askeri istihbaratın, Emniyet istihbaratın ve MİT’in bilmediği; buna rağmen Özel Görevli Mahkemelerin ısrarla “var” dediği “Ergenekon Terör Örgütü” bahanesiyle, koskoca Türk Ordusu biçildi.
Ama diğer yanda, düşmanın bölgeyi işgal etme, yağmalama ve parçalama projesinde (bop)görev alanlardan bu görev kapsamında devlet gücünü de kullanarak ellerinden gelenler hakkında hiçbir işlem yapılmıyor.
Terör örgütleri yöresel veya bölgeseldir. Yarattığı çatışmalar dar kapsamlıdır, küçük amaçlıdır ve çökertilmesi de kolaydır. Doğru ve halkı hedef almayan bir mücadele yöntemi ile terör örgütleri çok kolay çökertilebilinir.
Oysa düşmanın!... Özelliklede dünya mafyasının lideri ve mazlumlar dünyasının -özellikle ülkemizin- başdüşmanı olan ABD emperyalizminin görevlisi olmak, ondan emir ve talimat almak, yardım, yataklık, hizmet ve koruma gibi çok amaçlı ve geniş kapsamlı faaliyetlerde bulunmak! Vatana ihanet suçlarının en büyüğüdür.
ABD’nin BOP eşbaşkanı görevlisi olanlar, bölgemiz ülkelerini parçalayacak ve hatta bir dünya savaşının çıkmasına sebep olacak faaliyetlerde bulunuyorlar. Hiç şüphesiz böyle bir faaliyet çok daha büyük suçtur ve çok daha ağır cezayı gerektirir.
Maalesef Türkiyemiz; teslim olan, o merkezden görev alan ve tüm faaliyetlerini birilerine yardım, yataklık ve hizmet kapsamında sürdüren… bir hükümet tarafından yönetilmektedir. Ve hükümetin başı, eylemleriyle ve söylemleriyle, bu “görev”ini sayısız kereler göstermiştir, itiraf etmiştir; etmektedir.
Görev sabit, somut, net ver gerçektir.Bu durum söylemlerle beraber, faaliyetlerle de ispatlanmaktadır. Bu faaliyetlerin iç ve dış boyutları vardır
Türkiye’yi parçalamakla görevli olan Amerika’nın silahlı piyonu PKK terör örgütü, “açılımlar”la bilinçli olarak azdırırlar.
Bölücü teröre karşı vatanı kahramanca savunan komutanları, çeşitli tertiplerle ve operasyonlarla tutsak alarak, bölücülere ve düşmana hizmet etmişleridir.
Irak’ın parçalanmasına her türlü desteğin verilmesi sonrasında kurulan Kukla Devlet’in başı, “devlet temsilcisi” olarak muhatap alındı. 2. İsrail devleti’nin yaşatılması, genişletilmesi ve uzun ömürlü olması için Türkiye-Suriye arasında, tıpkı Irak’ın kuzeyindeki gibi bir “Kukla Devlet” alanı oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Irak parçalanırken İncirlik, Libya işgal edilirken İzmir ve bu gün de Suriye’nin parçalanması için Hatay bölgemiz! üssü ve karargah olarak kullanılması için düşmana teslim edildi.
Türkiye’nin Hakkari bölgesinden parçalanmasını görmezden gelen ve Irak’ın kuzeyine müdahaleye asla yanaşmayan hükümet, Türkiye’nin de toprak bütünlüğünü savunan Suriye’nin, parçalanması için canla başla çalışmaktadır.
Suriye’yi parçalamak için savaşırken yaralanan düşman askeri, sikorski tipi helikopterle Türkiye hastanelerine taşınırken, Türkiye’nin bütünlüğünü savunurken Hakkari’de yaralanan Mehmetçik, baba evine otobüsle gönderiliyor.
Hatay ilimiz Suriye’ye saldırının merkezi yapıldı.
Ambülanslarla Türkiye’de Suriye’ye silah taşınıyor.
Türkiye topraklarına “mülteci” gibi yerleştirilenler, Türk bayrağını indirip, yerine kendi bez parçalarını bağlıyorlar. Onlarca TIR’ımızın yağmalanıyor, yakılıyor. Her gün olay çıkaran, soyguna kalkışan, huzuru bozan mülteciler, Jandarma ve polisimize saldırılıp onları rehin alıyorlar.
Tüm bu yaşananlara AKP hükümetinin göz yummaktan da öte koruma sağlaması, gerilimi, çatışmayı ve huzursuzluğu daha da artırıyor.
İranlı yetkililerin, “Suriye parçalanırsa sıra Türkiye’ye gelir” dost uyarısını anlamazdan gelenler, bu açıklamaya gösterdikleri aşırı tepki, gerçek niyetlerini bir kez daha ortaya koyuyor.
Bölgemizde yaşanan son gelişmelerin bir dünya savaşına bile yol açabilecek bir mahiyette geliştiğini hemen herkes görebiliyor. Bunun en önemli sorumlularının başında ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli Anlaşma yapan Abdullah Gül ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı adı altında ABD’nin BOP eşbaşkanlığı görevini yapan Tayyip Erdoğan ikilisi geliyor.
Bu ikili, Türkiye’nin yalnız güvenliği için değil, birliği, bütünlüğü ve bağımsızlığı için de en büyük tehdit durumundadır. Hatta bu tehdit, bölge ülkelerimiz içinde geçerlidir. O halde, bu tehlikeyi savuşturmanın ve bölgemizi bir savaş yangınından kurtarmanın biricik yolu, ABD’nin sözleşmeli personelinden ve BOP eşbaşkanlığ iktidarından bir an evvel kurtulmaktır. Bununla da kalınmamalı! Düşmandan görev almak, Türkiye aleyhine düşmanla ilgili gizli anlaşmalar yapmak, düşmana yardım, yataklık, koruma, hizmet her türlü desteği vermesinden dolayı… haklarında mutlaka davalar açılmalıdır
TBMM’nin ilk kurulduğunda çıkarılan 2. yasa “Hıyaneti Vataniye Kanunu”dur. Turgut Özal tarafından kaldırılan bu yasa, yeninden Anayasa’ya konulmalıdır. İstiklal Mahkemeleri derhal kurulmalı ve kanun ve hukuk önünde, suçlulardan hesap sorulmalıdır. Akis taktide vatan ve millet savunması yapılamaz.