CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Vahap Seçer, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kitle imha silahı kategorisine alınmış olan ve Adana'da El Kaide'ye yönelik operasyonda ele geçirilen sarin gazını TBMM gündemine taşıdı. Başbakan Erdoğan'a "Bu kimyasal gazın Suriye'deki çatışma bölgelerine götürüleceği yönünde istihbarat birimlerinin tespiti veya bulgusu var mı? Reyhanlı'dan sonra teröristlerin Adana ve çevresini hedef seçtiği iddiaları doğru mudur?" diye soran Seçer, Başbakan
Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun tutumunu da eleştirdi.
Seçer, El Kaide ve buna bağlı El Nusra örgütüne yönelik Adana Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı son operasyonda yakalanan zanlılara ait adreslerde iki kilogram Sarin gazının ele geçirildiğini hatırlattı. Bu
gazın renksiz, kokusuz ve tatsız bir katil olduğunu vurgulayan Seçer, gazın küçük bir damlasının dahi öldürücü olduğunu belirtti. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kitle imha silahları kategorisine alınan bu
gazın 1995 yılında Japonya'daki metro saldırısında kullanıldığını hatırlatan Seçer, BM yetkilisi Carla del Ponte'nin geçen Nisan ayında Suriye'de muhalif grupların sarin gazı kullanımına dair bulgular
olduğu açıklaması yaptığını hatırlattı. Seçer şunları söyledi:
"Bu açıklamadan sonra Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 'Kimyasal silah bir insanlık suçudur. Kim ve nerede kullanırsa kullansın insanlık suçu işlemiş olur. Şu anda da herkes biliyor ki kimyasal silah stokuna sahip olan ülkeler bellidir. Bir tanesi de maalesef Suriye rejimidir. Suriye rejimi, keskin nişancılarla top ve tank atışlarıyla uçaklarla Scud füzeleriyle katledemediği halkı, bu tür silahlar kullanarak da katletme yoluna gidebilir' açıklaması yapmıştı. Ayrıca Bakan Bey bu iddiaların takipçisi olacaklarını da açıklamıştı. Ne oldu o takibin sonucu?. Bugün bakan beyin kamuoyuna söyleyecek bir sözü var mı? Ayrıca Başbakan; Suriye muhalefeti için sürekli 'Suriye'nin gerçek evlatları' diyerek onları koruyan bir anlayışla hareket ediyor ve Esad güçlerinin kimyasal silah kullandığını iddia ediyor. ABD ziyareti sırasında da açık açık Esad'ın sarin gazı kullandığını ifade etti. Peki emniyet güçlerinin ülkemizde ele geçirdiği bu kimyasal gazı nasıl açıklayacağız? Yakalanan zanlılar bu gazı nasıl temin ettiler, ne amaçla kullanacaklardı? Suriye'deki çatışma bölgelerine mi götüreceklerdi, yoksa Allah korusun ülkemizde ikinci bir Reyhanlı olayı mı yaşatacaklardı?"
REYHANLI'DAN SONRA YENİ HEDEF Mİ?
1991 yılında BM tarafından kitle imha silahı kategorisine alınan ve 1993 yılında depolanarak saklanması da Kimyasal Silahlar Konvensiyonu tarafından yasaklanan sarin gazı hakkında Seçer'in Başbakan'a sorduğu sorulardan bazıları şöyle:
.Sözü edilen kimyasal gazın Suriye'deki çatışma bölgelerine götürecekleri yönünde istihbarat birimlerinin tespiti veya bulgusu var mıdır?
.Reyhanlı'dan sonra teröristlerin Adana ve çevresini hedef seçtiği iddiaları doğru mudur? Önergenin yanıtlandığı tarihe kadar istihbarat birimlerine bu yönde bir bilgi gelmiş midir?
.BM'nin Suriyeli muhaliflerin Sarin kimyasal gazı kullandığına dair açıklamalarının ardından hükümetinizin ülkemizin ve özellikle sınır illerimizin güvenliğine dönük ne gibi girişimleri olmuştur? Bahse konu olaydan sonra ne tür girişimleri olacaktır?
.ABD ziyaretiniz sırasında SETA Vakfı'nın düzenlediği konferansta Esad yönetiminin sarin gazı kullandığını ifade ettiniz. Esad'ın sözü edilen kimyasal gazı kullandığına dair açıklamanız hangi bilgi, bulgu veya kanıta dayanmaktadır? Bu çerçevede, sözü edilen kimyasal gazın terör
örgütünde ele geçirilmesine yönelik değerlendirmeniz nedir?
.Suriye'ye yönelik dış politikanızı sadece Esad'a karşı durulacak diye sarin gazı kullandığı da ortaya çıkan silahlı çetelere açıkça arka çıkıp ona lojistik destek sağlamak ülkemizi daha fazla bir bilinmezin içine doğru çekmez mi?