(16-07-2010 Arşiv)EĞİTİM-SEN Tarsus Şube yöneticileri, Ekonominin iyiye gittiği, krizden çıkmakta olduğumuz, işsizliğin düşüş eğilimine girdiği gibi pembe tabloların çizildiği, gerçek ile yalanın birbirine karıştırılmak istendiği günlerden geçiyoruz. Oysa sadece Temmuz ayı itibariyle kamu emekçilerine reva görülen 1.06’lık enflasyon farkının günlük yaşamdaki karşılığına baktığımızda dahi, varsa bir iyileşmenin, bunun emekçiler lehine olmadığını görürüz” dediler.
Konu ile ilgili yazılı açıklamada bulunan Eğitim-Sen Tarsus Şube yöneticileri şu noktalara değindiler:
1.06’lık fark 13,3 TL ile 49,5 TL arasında değişen oranlara denk gelmektedir. 49.5 lira ise Başbakan müsteşarının maaşına yansıyacak orandır. İki milyon kamu emekçisinin maaşına yansıyacak ortalama oran ise 15-20 lira dolayındadır. Yani günlük harcamalarımız her gün artarken, bu fark ile günlük maaşlarımızda 1 TL’lik artış bile olmayacak. Oysa sadece toplu taşıma ücretlerine baktığımızda; İstanbul’da 1,5 TL, Ankara’da 1.85 TL, Adana’da 1.40 TL, İzmir’de 1.55 TL, Diyarbakır’da 1.50 TL’dir. Bu fark ile bırakalım gidiş-gelişi, günde bir kere bile otobüslere binemeyeceğiz!
Daha %2,5’luk zam ve 1,06’lık farktan oluşan %3,59’luk oran ceplerimize girmeden, bordrolarımıza yansımadan Maliye Bakanı kamu emekçilerinin sosyal tesislerinin satışa çıkarılacağını açıkladı! Kamu emekçilerine ait 779 adet sosyal tesis, sahil kesimlerinde olanlarından başlanarak satışa sunulacak. Özelleştirmeler sonucunda elde bir şey kalmayınca bu kez sosyal tesislerimize göz koydular. Bütçe açıklarını ve krizin faturasını emekçilerden karşılıyorlar. Oysa askeri harcamalara, bazı ülkelerin gayri safi milli hâsılasına denk gelecek oranlarda paralar aktarmaya devam ediyorlar. Maaşlarımızın günden güne erimesi ve tesislerimizin satışa çıkarılması da göstermektedir ki, AKP emekçilere sosyal aktiviteleri çok görmekte, “bu maaşla zaten gidemeyecekler” diye düşünmektedir.
Her iki olaya baktığımızda AKP’nin 8 yıllık icraatının özetini görmemiz mümkündür. AKP, kaşıkla verirken kepçeyle ceplerimizden almaktadır. Bunun sonucu olarak reel kayıplarımız günden güne artmaktadır.
Kısa süre önce TÜİK, ekonominin 2010 yılı ilk çeyrek büyümesini açıkladı. Buna göre; takvim etkisinden arındırılmış sabit fiyatlarla GSYH bu yılın ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,7'lik artış göstermiş! Ekonominin en temel kurallarına göre bu büyümenin tüm toplumsal kesimlere yansıması gerekir. Ancak istihdamsız büyümeye, faiz ödemelerine dayalı, IMF’in ve sermayenin ihtiyaçlarına göre öncelikleri belirlenmiş ekonomi anlayışı nedeniyle büyümeden emekçiler, yoksullar, emekliler, kadınlar ve gençler payını almamaktadır. Eğer ortada bir büyüme ve iyileşme varsa, gündelik yaşamımızda da iyileşme olması, yaşam standartlarımızın yükselmesi gerekir. O halde ya rakamlar yanlıştır ya da emekçilere refahtan pay verilmemektedir.”
Tarsus Akdeniz Gazetesi