Bilgeye sormuşlar:
-Bir politikacının zekâsını nereden anlarsınız?
- Bilge:
-Konuşmasından, diye cevap vermiş.
-Ya hiç konuşmazsa? demişler
-O kadar akıllı politikacı yoktur ki…
***
MAHARETLİ HİZMETÇİ
Politikacının biri yeni bir hizmetçi almış.
Alt kattan üst kata kahve fincanlarını dökmeden getirmesini takdirle izlemektedir.
Günlerden bir gün; siyasi bir toplantı için gelen politikacılara yine kahve ikramı yapılmaktadır.
Sohbetin bir yerinde konu, hizmetçinin maharetine gelince politikacı hizmetçiye sorar:
-Oğlum, sen evvelce garsonluk filan yaptın mı? Maşallah, kahveleri dökmeden ne güzel getiriyorsun?
Hizmetçi:
-Hayır efendim, garsonluk filan yapmadım. Yalnız, alt katta fincanlara kahveleri koyunca ağzıma birer yudum alır, odadan içeriye girerken tekrar fincanlara boşaltırım…
***
ADANALI İLE KARSLI
Adanalı ile Karslı iki arkadaş memleketlerinin ne kadar soğuk ve sıcak olduklarını anlatıyorlardı.
Karslı:
-Bizim oralar öyle soğuk olur öyle soğuk olur ki, kışın inekleri sağabilmek için altlarına mangal koyup onları önce ısıtmak zorunda kalırız.
Adanalı, buna cevaben şöyle diyor:
-Sorma arkadaş, bizim Adana'da da öyle sıcaklar olur ki, tavuklar haşlanmış yumurta yumurtlamasın diye buz yuttururlar…
***
SAYILAMAYACAK KADAR PİLAV
Vatandaşın biri evinin avlusunda bulgur pilavı yerken yoldan geçen belediye başkanı:
-Afiyet olsun Hasan Emmi, neler yiyorsun bakalım? diyerek hal hatır sorar.
Hasan Emmi:
-Saymakla bitmez başkanım!
Başkan:
-Nasıl yani, o kadar çeşitli yemeklerin var öylemi?
Hasan Emmi:
-Öyle Başkanım; tabaktan döksem bulgurları saymaya ömrünüz yetmez…
***
''TROLLÜK'' MÜDÜRLÜK OLDU
Kız babası:
-Eee… damat bey oğlumuz ne işle meşguldür?
Damadın babası:
-Facebookta, instgramda, twettirda bakanlık adına ''trollük'' yapıyor.
Kız babası anlayamamış:
-Nedir o iş anlayamadım? deyince
Kız oradan atılmış:
-Baba her gün ortalama 5 bin muhalife laf yetiştiriyor!
5 bin lafını duyan baba:
-Yahu o zaman şuna müdürlük desenize! Verdim gitti…
***
ATATÜRK'ÜN HAYATINDAN KESİTLER
Parasız günlerini unutmamıştı.
1927'de bir okka ekmek, yani 1283 gram ekmek, 4 kuruştu. Hükümet zam yapmayı düşünüyordu.
Masada bakanlar vardı, bu konuyu konuşuyorlardı.
Mustafa Kemal sofrasını hazırlayan İbrahim Ergüven'i işaret ederek, “bir de İbrahim'e soralım bakalım, halk adamıdır" dedi.
Herkes İbrahim'e döndü.
İbrahim gayet net ifade etti.
"İnsanlar evine üç-dört ekmek alıyor, bir kuruşluk zam her gün cebinden üç-dört kuruş fazla çıkması demektir, fiyat artırılacaksa pasta, bisküvi, francala gibi varlıklı insanların yediği mamüllerin fiyatını artırmalı" dedi.
Mustafa Kemal hükümet üyelerine dönerek: "işte hakikat bu, tartışma bitmiştir" diye kestirdi attı.
Ekmeğin fiyatı 4 kuruş kaldı.
(Yılmaz Özdil'in Mustafa Kemal adlı kitabından alıntı. Darısı bu günlere…)
***
AKLINIZDA BULUNSUN: ''Kara gömülen ceset yazın ortaya çıkar." Çin Atasözü