
-Kaç çeşit Gandi var?
Adam, cevap vermiş
-3 çeşit…
-Say bakalım?
Başlamış saymaya:
-Birinci: Mahatma Gandi: Hindistan’ın ulusal kahramanı...
-İkinci: Çakma Gandi…
-Üçüncü : İndira Gandi… Herkes biliyor… Herkes biliyor… İndira Gandi… İndira Gandi… diye diye uzaklaşmış.
Kaç çeşit Gandi var diye soranlar da, kıkır kıkır gülüşerek dağılmışlar…
*
Bu nasıl fıkra diye eleştirmeyin, sizlerde kıkır kıkır gülerek dağılabilirsiniz çünkü burada yapılan sadece mizahtır(!)
+++
GELDİĞİ FİYATA GİTTİ
Amerika’nın en ünlü siyasetçilerinden olan, ancak ‘’ata’dan dede’den’’ at hırsızı politikacı, çaldığı atı pazarda satacak; lakin tanınmaktan korktuğundan oğluna: Git bu atı pazarda uygun fiyata sat der.
Oğlu pazarda beklerken, adamın biri gelir
-Bu topal ata ne istiyorsun der.
Çocuk atın topal olmadığını söyler.
Adam, deneyelim bakalım diyerek ata atlar ve gözden kaybolur.
Çocuk bekler bekler, at geri gelmez.
Eve döner, hırsız baba heyecanla
-kaça sattın oğul der.
Oğlu: geldiği fiyata gitti baba…
***
KABAHAT TARLAYI GÖSTERENDE
Köylü yağmur duasına çıkıyormuş, Bektaşi'ye 'sen de gel' demişler.
Baba Erenler kalabalığa katılmış, yolda küçük tarlasının yanından geçerken elindeki sopayı tarlaya dikmiş, göğe bakarak:
-Bizimki de burası, demiş.
Duadan sonra bir yağmur bir yağmur; ortalığı seller basmış.
Bektaşi'nin tarlasında ne varsa sular almış götürmüş.
Bu manzarayı gören Bektaşi, ellerini yukarı kaldırmış:
-Ulan, demiş; kabahat sende değil, bu tarlayı sana gösterende…
***
AKLINIZDA BULUNSUN: Kabahat milleti soyan politikacılarda değil; ZÜBÜKLERE oy veren bizlerde!