Son bir aydır Ankara'dan yükselen inanılmaz bir uğultu var! Her kafadan bir ses çıkıyor. Gündem o kadar hızlı değişiyor ki, hiçbir toplumsal mesele ciddi olarak ele alınıp tartışılamıyor bile. Bu uğultu Devlet Bahçeli'nin bir ay önce Meclis kürsüsünden yaptığı ve tüm kamuoyunu hayretler içerisinde bırakan Abdullah Öcalan'ı Meclise davetiyle başladı.
Öcalan’a terör örgütünü lağvetmesi yönünde çağrı yapılırken, DEM Partili Belediye Başkanlarının yönettiği Mardin Büyükşehir, Batman ve Halfeti Belediyelerine ve CHP’li Ahmet Özer’in yönettiği Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atandı. Ve bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda Tunceli ve Ovacık Belediyelerine de kayyım atandığını öğrendim.
Seçmen iradesine ipotek konulduğu, iktidarın demokrasiden her gün daha da uzaklaştığı bir dönemde CHP içerisinde de her kafadan bir ses çıkıyor.
3,5 yıl sonra gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimi için şimdiden parti içinde adaylık tartışması başlamış durumda. Erken başlayan bu tartışmaların toplum nezdinde hoş karşılanmadığı ortada olan bir gerçek!..
Zira daha yerel seçimleri atlatalı 8 ay oldu ve halk 8 ay önce CHP’nin sosyal belediyecilik anlayışına ve CHP’li belediye başkanlarına güvendiğini açık bir şekilde belirterek Türkiye’nin birinci partisi haline getirdi.
* * *
Halkın ekonomik darboğaz yaşadığı, yoksulluktan ölümlerin yaşandığı bir dönemde elbette erken seçim şarttır, zorunluluktur. Ancak CHP’nin olası bir seçime giderken iktidar olmak için 2023 seçimlerinde yapılan hatalara düşmemesi gerekmektedir.
Parti içerisindeki adaylık tartışması, toplum nezdinde çok kutuplu bir görüntü ortaya koyuyor ve tıpkı 2023’te olduğu gibi bir güven problemi yaratıyor. CHP içerisindeki bu kutuplaşma görüntüsünü ortadan kaldıracak ve partinin odağını toplumsal ve ekonomik sorunlara çevirmesi gereken kişi Genel Başkan Özgür Özel’dir.
31 Mart seçimlerinde CHP, 14 Büyükşehir’i kazanarak tarihi bir zafer elde etti. Yerel seçimlerde %60,44 ile en yüksek oranda seçilen Belediye Başkanı Mansur Yavaş olurken, %59,52 oranında oy alarak Türkiye’de oyunu en çok artıran (%14,41) Belediye Başkanı Vahap Seçer oldu.
Bu olağanüstü başarıya her ne kadar CHP Genel Merkezi tarafından pek dikkat çekilmese de Mersin gibi bir kentte kolay bir iş değildi. Zira Mersin gibi Meclis’te 8 ayrı partiden milletvekili bulunan, tüm etnik grupları içinde barındıran, kozmopolit bir kentte siyaset üretmek, herkesi memnun edecek söylem geliştirmek zordur.
Vahap Seçer’in bu başarısı hiç de tesadüf değil. 5 yıl boyunca Anamur’dan Tarsus’a ayrımsız bir yerel yönetim politikası izlendi ve her bölgeye eşit hizmet götürüldü. Merkezi iktidarın sınıfta kaldığı pandemi döneminde sosyal hizmetlerle binlerce ailenin yanında olundu. Deprem sonrası göçlerle en çok etkilenen şehirlerden biri olan Mersin’de depremzede tüm vatandaşlarımızın yanında olundu. Halkın geçim sıkıntısı yaşadığı, paranın pul olduğu, emeklinin çile çektiği, gençlerin işsiz gezdiği bir dönemde öğrencilerin, emeklilerin, iş arayanların, kadınların, engelli vatandaşlarımızın, kısacası her vatandaşımızın yararlanabileceği hizmetleri hayata geçirdi.
Sosyal politikalar alanında gerçekleştirdiği hizmetlerle Türkiye’ye örnek olan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, yeni projeler oluşturmak amacıyla, yoksulluk üzerine gerçekleştirdiği değerli çalışmalarıyla tanınan Hacer Foggo’nun koordinatörlüğünde ‘Sosyal Politikalar Ofisi’ni kurdu.
Vahap Başkan’ın 5 yılda gerçekleştirdiği hizmetler, Mersin’de CHP için önemli bir siyasi iklim oluşturdu. Bu siyasi iklim, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mersin’de %60 oranında destek görmesini sağladı. İlçe Belediye Başkan adayları belirlenirken her ne kadar kendisine danışılmasa da kritik ilçelerin CHP’ye geçmesinde yine oluşturulan bu siyasi iklimin etkisi vardı.
Nitekim CHP, Mersin’de 3+1 olan belediye sayısını 7+1’e çıkardı. Vahap Başkan, CHP’li olsun ya da olmasın 13 ilçe belediye başkanı ile de uyumlu ve diyalog içinde bir çalışma yürütmeye devam ediyor. Kenti, katılımcı demokrasiye katkı sunacak kurumlar oluşturup STK’lar ile de sürekli diyalog halinde kalarak yönetmeye çalışıyor.
Mersin’de tam bir barış ve huzur iklimi var. Kimsenin kimse ile kavga etmediği, kentin tüm sivil bileşenlerinin kent yönetimine katkı sunduğu bir yönetim anlayışı oluşturuldu.
* * *
CHP Genel Merkezi, Mersin’de alınan %60 oy oranının ve önceki seçime göre %14 artmasının hiç de tesadüf olmadığını anlamalı ve Mersin’deki kent yönetimini ve sosyal politikaları tüm Türkiye’ye yaymalıdır. ‘Kent Lokantaları’ çok değerli bir projedir ama ‘Mahalle Mutfakları’ da en az onun kadar model alınması, konuşulması ve yaygınlaştırılması gereken bir projedir.
Vahap Seçer, Mersin’de tüm kesimlerle daima diyalog kuran, kutuplaşmalardan uzak ve herkesi kucaklayan, tüm Mersinlinin barış ve huzur içinde yaşamasını sağlayan bir model ortaya koymuştur. CHP’nin iktidar olmasının formülü, bu modeli tüm Türkiye’ye yaymaktan geçiyor.
