Bünyesinde bulunan ve on binlerce ailenin geçimini sağlayan tekstil fabrikalarının bir bir kapanmasıyla 25-30 yıldır, dev yatırımların hayalini kuran Tarsus, yavaşta olsa bunlara kavuşmaya başladı.
Yaklaşık 40 yıldır gündemde olan ve inşaat çalışmaları Tarsus sınırları içerisinde 2013 yılında başlayan Çukurova Uluslararası Bölgesel Havaalanı, programda bir değişiklik yapılmaz ise 10 Ağustos günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacak.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun kamuoyu ile paylaştığı bilgilere göre, Çukurova Bölgesi’nin kalbinin atacağı dev yatırım kapsamında milyonlarca yolcunun bu havaalanını rahatlıkla kullanabileceği belirtiliyor.
Kamu kaynağı kullanmadan 800 hektar üzerine inşa edilen 8 milyon yolcu kapasiteli Çukurova Havalimanı’ndan 25 yılda 297 milyon 100 bin avro kira bedeli elde edileceğini kaydeden Uraloğlu, “8 milyon yolcu kapasitesiyle Çukurova Havalimanımız hem bölgenin hem de ülkenin turizmine ve ticaretine güç katacak, Türkiye’nin kargoda ikinci büyük HUB’ı ve Orta Doğu’ya açılan kapısı olacak. Çukurova Havalimanımızdaki kargo trafiğinin de ticaret hacmini iki katına çıkaracağını öngörüyoruz” diye konuştu.
Elbette bunlar güzel gelişmeler. Fakat dev yatırımlar yapılmasına rağmen, Tarsusluların yine bu konularda güdük kaldıklarına şahitlik ediyoruz.
Örneğin milyonlarca insanın gidiş-geliş yapacağı Çukurova Uluslararası Bölgesel Havaalanı’nda taksi veya diğer yolcu taşıma işini, maalesef ki bu kentin esnafı yapamayacak. Kurulan ve Tarsusluların dahil olmadığı bir kooperatif aracılığıyla bu iş görülecek!
Bunun yanında, bu kadar yolcunun iniş-kalkış yapacağı Tarsus’ta otel/yatak konusunda ne gibi imkanlarımız var, bu kentin girişimcileri ne yapıyor? diye sorsak, bunun altında yatan ilk gelişme Hilton’un yapacağı yatırım olarak ortaya çıkıyor. Yani, bu kentin dinamikleri olacak iş insanlarının yine geride kaldığına şahitlik ediyoruz.
Biz bu sahneleri sadece havaalanı konusunda değil, kente yapılan diğer dev projeler veya kamu yatırımlarında da gördük. Örneğin Tarsus Üniversitesi’nde olduğu gibi.
Sanki bu kent insanının özenle uzak tutulmaya çalışıldığı Tarsus Üniversitesi’nin idari kadrosunda kaç Tarsuslunun çalıştığını, kaç değerli hocamızın görev aldığını veya inşaat çalışmalarında kent esnafından alış veriş yapılıp-yapılmadığını bilmediğimiz gibi.
Tıp kı milyonlarca dolar harcanarak demir yolu ağının yer altına alınması çalışmasında harcanan paradan bu kentin faydası olup-olmadığını bilmediğimiz gibi.
* * *
Havasıyla, coğrafi konumuyla, ulaşım kolaylığıyla Tarsus binlerce yıllık cazibe merkezi olma avantajını yine kullanıyor. Aslında bu dev yatırımların buraya yapılmasının asıl nedeni de bu!.
Yoksa, Tarsuslular olarak fazla bir şey yapmamıza gerek kalmadan, yatırımların bir bir yükseldiğini görebiliyoruz.
Kent dinamiklerinin asıl yapması gereken bu yatırımlar gelmeden gerekli planlamaları ve “daha fazla bize nasıl yararlı olur?” tartışmalarını bir masa etrafında oturulup konuşulması gerekiyor.
Fakat, il konusunda olduğu gibi, profesyonel liglerde yer alan tek takımımıza sahip çıkamadığımız gibi, arzu edilen kent bilincinin bir türlü tesis edilememesi gibi, yukarıda saydığım olaylarda olduğu gibi sadece baka kalıyoruz!