
Türk toplumunun ete hasret kaldığı, elektrik faturalarının insanlarımızın kimyasını bozduğu, bir demet maydanozun, bir Ramazan pidesinin 6 TL olduğu ülkemizde AKP hükümeti sorunlarla ilgilenmek yerine “geleceğimi nasıl kurtarabilirim”in hesabını yapıyor, yeni seçim yasasının peşinde koşuyor.
Önce şunu net bir şekilde ifade edeyim ki, tam 20 yıldan beri ülke yönetiminde olan AKP ile küçük ortağı MHP’nin birlikte hazırlayıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıdıkları yeni seçim yasası her şeyden önce Cumhur ittifakının çok zor durumda olduklarını gösteriyor. Hazırlanan yeni seçim yasasının diğer ucunda ise AKP’den koparak Deva Partisi’ni kuran Ali Babacan ile aynı şekilde yine AKP’den koparak Gelecek Partisi’ni kuran Ahmet Davuloğlu var. Ana hedef Cumhur ittifakının geleceğini kurtarmak ve hem de Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’nu başarısızlığa mahkum etmek, imha etmek.
Özellikle küçük partileri yok sayan yeni seçim yasası sadece küçük partileri yok saymakla kalmıyor, o partilere oy verecek insanlarımızın hür iradelerini de yok sayıyor. Küçük partileri ezmek için çıkartılmak istenen bu seçim yasası mum gibi erimeye devam eden MHP’yi de kurtarmayı ön görüyor.
Nasıl mı?
Seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmek istenmesi bunun en canlı kanıtıdır. Kim bilir belki de yüzde 7 olan seçim barajı dahi çok gelecek MHP’ye!..
Yukarıda da belirttiğim gibi Türk toplumunun ezici bir çoğunluğu karnını doyuramazken, ısınamazken, ete hasret kalmışken AKP zihniyetinin böylesine işlerle uğraşıyor olması gerçekten çok üzücü, üzücü olduğu kadar da düşündürücü. Bir gün mutlaka gidecekleri adamların aklına dahi gelmiyor. Düşünmek dahi istemiyorlar. Ama nafile Türk halkı günü ve zamanı geldiğinde neyi, ne yapacağını çok iyi bilir. Bu konuda hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Neresinden bakılırsa bakılsın, iyi niyet taşımadığı görülen yeni seçim yasası muhalefette olan tüm siyasi parti yöneticileri tarafından eleştirilirken en sert eleştiri ise Cumhuriyet Halk partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi.
“Milletimizi çaresizliğe düşüren zihniyet, ülkemizin ve yurttaşlarımızın tüm sorunlarını bir kenara bırakarak kendi menfaatlari peşine düşmüşler” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra şöyle devam etti:
“Ülkemizin dört bir köşesinde işsizim, acım, ekmek kuyruğundayım, elektrik ve doğal gaz faturalarına teslim olduk diye feryatlar yükseltirken, Cumhur ittifakını oluşturan AKP ile MHP yöneticilerinin seçim yasasıyla zaman kaybettirmelerini kabul edebilmek mümkün değildir. Seçim yasasını kendilerine göre düzenlemek istemeleri Türk halkının hür iradesini yok saymaktan başka bir şey değildir. Biz ülkemizi yeniden demokrasiye kavuşturabilmek için çaba harcarken, onlar demokrasinin arta kalan kırıntılarını dahi yok etmek istiyorlar. 84 milyon Türk insanının dayanılması güç olan yaşam koşullarını çözmek yerine kendi geleceklerini düşünenlere yine bu güzel halkımız hem de en demokratik bir şekilde gerekli cevabı verecektir. ‘Ben gitmek istemiyorum’ demekle kalabilmek mümkün değildir. Türk halkı vereceği kararın arkasında dimdik durabilecek kadar zeki ve kararlı bir halktır. Halka rağmen hiç kimse kendi düşüncelerine halkımızı mahkum edemez.”
* * *
Türkiye’nin iyi bir şekilde yönetilemediği net bir şekilde görülüyor. Dondurucu kış günlerinde dahi elektiriği yakamayan, doğal gazını yakamayan, yeterli miktarda beslenemeyen Türk halkı günü ve saati geldiğinde mantıklı bir şekilde gereğini mutlaka yapacaktır.”
Birileri “Benim rahatım çok iyi. Sakın bana dokunmayın” dese de çözüm olmayacaktır.
Nedeni ise çok açık, Türk halkı gerçekten çok zor günler yaşıyor. Dayanılması mümkün olamayacak bir süreç yaşıyor. Geçmişte bu gibi yollara başvurarak ayakta kalmaya çalışan siyasi partilerin akıbetlerinin ne olduğunu hep birlikte izlemiştik.