Yıl 2002, 57. hükümet dönemi ve MHP koalisyon ortağı. Yaşanan ekonomik krizler sonucunda Kemal Derviş’in reçetesi uygulanarak, ekonomik bunalımdan çıkmak için çözüm üretilmeye başlanmış.
Hükümet finansal sorunları ortadan kaldırmak için adımlar atarken, Devlet Bahçeli, Çin ziyaretinde iken açıklama yaparak erken seçim çağrısı ile 3 Kasım 2002’de genel seçimlerin yolunu açtı. AKP tek başına iktidara gelerek, parlamentoda CHP dışında muhalefet partisi kalmadı.
Kısacası bu seçimlerle AKP’ye iktidar yolu açılmıştı.
2015 Haziran seçimleri. AKP, 2002 yılından bu yana ilk kez tek başına iktidar olabilecek vekil sayısını yakalayamadı. Oylar sayılırken, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tarihi bir fırsat yakalandığını ve muhalefetin kuracağı ortak masa ile iktidarı alabileceği çağrısında bulundu. Seçim gecesi daha oylar sayılırken, saat 21.00 sıralarında alel acele açıklama yapan MHP Lideri Bahçeli, kesinlikle muhalefet partileriyle ve özellikle HDP (şimdi DEM) ile masaya oturmayacaklarını beyan ederek, yeniden sandığı işaret etti.
Ülke genelinde patlayan bombaların gölgesinde 2015 Kasım ayında yapılan erken genel seçimlerde AKP yeniden tek başına iktidara geldi.
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından muhalefet kimliğini tamamen bırakan MHP Lideri Bahçeli, kurulan Cumhur ittifakında yer alarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Partili-Cumhurbaşkanı sıfatını almasını ve ülkeyi tek başına yönetmesinin yolunu açtı.
Ve gelelim bugüne. Dış politikada yaşanan gelişmelere fazla müdahale olamayan,
Ekonomik kriz nedeniyle halkın beklentilerini karşılamakta güçlük çeken,
Narin’in öldürülmesinden kadın cinayetlerine,
Eğitimde sınıfların veliler tarafından temizlenmesinden bebeklerin ölümünden kendilerine rant elde etmeye çalışan canilerin gündeme gelmesine,
Uyuşturucu yaşının kullanımının her geçen gün azalmasına çözüm bulunamamasına, işçinin, emekçinin, emeklinin, esnafın, iş insanının “batıyoruz” çığlıklarına çare bulamadığı için sıkışan AKP iktidarının imdadına yeniden Bahçeli koştu ve can yeleği oldu!
Mecliste grup toplantısında kürsüden Abdullah Öcalan’a çağrı yapan Bahçeli, “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun” ifadelerini kullanarak, gerçekten ezber bozan bir hamla yaptı!
Tabi ki bunlar kamuoyuna yansıyanlar. Perde gerisinde nasıl gelişmeler olduğu, nelerin kapatılmaya çalışıldığı, kimlerle pazarlıklar yapıldığı, bu hamlenin ne gibi siyasi sonuçları olacağı, dış siyasetin burada nasıl etkileri olduğu gibi konular henüz bilinmiyor…
Bir de Sinan Ateş cinayetinde ki sis perdesinin halen kalkmadığını da burada belirtmek gerekir!
***
2015’te yapılan iki genel seçimi, yine 2018 ve 2023 genel seçimlerini “terör ve bölücülük, beka sorunu” üzerine kurgulayarak geçiren AKP-MHP birlikteliği, şimdi de “40 yıllık terör sorununu biz çözüyoruz” taktiği ile hareket ediyor.
Bu ülkede terör sorununun kürsüden haykırılan iki cümle ile hemen çözülemeyeceği de Ankara’da TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı ile bir kez daha görüldü! 5 insanımız Şehit düştü. Onlara Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar.
Elbette terör bitsin, akan kan dursun, gözyaşı olmasın, devletin kaynakları dağda heba edilmesin. Ama, kısa süre sonra vatandaştan gelecek tepkiler üzerine de geri vites atılmasın!
Milyonlarca mültecinin akını ile Türkiye’de demografik tehlike yaşanırken ve ekonomik kriz nedeniyle insanların inim inledikleri bir dönemde tek satır açıklama yapmaktan çekinen MHP Lideri Bahçeli, birilerinin siyasi geleceği uğruna, ip atarak asılmasını istediği Öcalan’ı şimdi çıkış kapısı olarak görüyor.
Genel Başkanları’nın bu çıkışı ile MHP tabanının sahada dillendirdiği “bölücülük” söylemleri de ellerinden alınmış oluyor.
Ezcümle, ekonomide çözüm bulmakta zorlanılması ve Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olması için tıkanan yolların açılması için önümüzde ki günlerde Türkiye daha pekçok gelişmeye sahne olacağa benziyor.