
Sadece doğayı değil, çok yönlü olumsuzluk yaratan o dere, denizi ve deniz ürünlerini de yok etmeye devam ediyor. Adana bölgesinde dere yatağına yakın olan yerlerde tüm fabrika atıklarıyla buluşan ve çevreyi, doğayı, denizi ve denizin içindeki canlı hayvanları yok eden bu dere faciasına kim nasıl engel olacak, o da belli değil. Etkili ve yetkili kim varsa, sanki orayı görmemekte ısrar ediyor!
Uzun yıllardan beri her türlü hastalığa sebep olabilecek kadar kirli ve zehirli bir şekilde akan ve Seyhan Nehriyle buluşup denize akan bu kirli dereye etkili ve yetkili makamların sessiz kalmalarına bir anlam verilemiyor. Mevcut tablo bir insanlık suçu olarak kabul edilebilir. Böylesine açık bir suça ilgili mercilerin nasıl seyirci kaldıkları ise gerçekten çok ilginç. Dedim ya, Adana’dan başlayıp Baharlı Mahallesi çevresine kadar uzanan bu zehirli dereyi görmek, görebilmek zor mu? Yoksa görülmek istenmiyor mu?
Birçok çeşit kimyasal atığı barındıran ve çevreye dayanılması mümkün olamayacak kadar ağır koku salan bu dereden gına geldiklerini söyleyen Baharlı Mahallesi halkı, “Kim ne yapacaksa yapmalı ve bu zehir dolu dere mutlaka ıslah edilmelidir. Çevreyi, doğayı, denizi ve deniz ürünlerini yok eden bu facia mutlaka önlenmelidir” dediler.
Bu kadar açık ve net olan bu insanlık dramına müdahale etmek için kim neyi bekliyor, anlaşılır gibi değil. Söz konusu dereden gelen pis atıklar Kazanlı’ya kadar olumsuz etki yaratıyor. Söz konusu dereye pislik zehir akıtan dere kenarındaki işletmelerin yoksa dokunulmazlıkları mı var? Dokunulmazlıkları yoksa niçin “DUR ARTIK” denmiyor?
Yaşanmakta olan söz konusu tablo gerçekten yazıktır, günahtır birazda çirkindir.
Kim ne yapacaksa yapsın, yeter ki biran önce bu olumsuz tablo son bulsun.