Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve son günlerde birçok il’de de etki gösteren yıkıcı depremlerin ardından, Tarsus’ta bulunan bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile “Tarsus Deprem Dayanışması Grubu” oluşturuldu.
Geçtiğimiz hafta yapılan ilk toplantının ardından Eğitim-İş Sendikası Tarsus Şubesi’nde toplanan yeni oluşum kamuoyuna kuruluş amacı ve acil yapılması gerekenleri içeren çağrıda bulundu.
Burada tüm katılımcılar adına Tabipler Birliği yöneticilerinden Dr. Birsel Tutuş yaptı. Açıklama şöyle:
Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve Mersin dahil 11 ilimizi etkileyen büyük depremin ardından Tarsus Emek ve Demokrasi Platformu ile Demokratik Kitle ve Meslek Örgütlerinin katılımıyla toplantı gerçekleştirilmiştir.
Afette hayatını kaybeden yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, yakınlarına başsağlığı, yaralı depremzede yurttaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.
Tarsus’ta gerçekleştirilecek çalışmaların; akılcı, bilimsel , kolektif akılla , doğru, halkın yararını önceleyecek şekilde gerçekleşmesinin takibi için Tarsus Demokratik Kitle Örgütleri‘nin katılımı ile ‘Tarsus Deprem Dayanışması Grubu’ oluşturulmuştur.
Alınması gereken önlemleri bir kenara bırakıp akla ve bilime aykırı tutum sergileyen, yapılan imar afları ile yalnızca siyasal rant anlayışını egemen kılan bu yönetim anlayışı nedeniyle maalesef onbinlerce canımızı kaybettik.
Yaşanan deprem felaketinde çöken sadece binalar değil, AKP’nin ve yandaşlarının 20 yıllık talan, rant ve yalan düzenidir.
Bilim insanlarının uyarılarını dikkate almak yerine, müteahhitlere, arsızlara, yandaşlara, sınırsız kaynak ve imkân sağlayan, geçmiş deneyimlerden ve felaketlerden ders almayan mevcut iktidar bu depremin yarattığı tüm tahribatın siyasi ve hukuki sorumlusudur.
Ülkemizi, halkımızı tarihinin en ağır felaketinin sonuçları altında bırakan iktidar, halkın öfkesinin ağır sonuçlarından korkuyor.
Ülkemizi, halkımızı tarihinin en ağır felaketinin sonuçları altında bırakan iktidar, halkın haklı öfkesinin ağır sonuçlarından korkuyor. İktidarın büyük yıkımı bahane ederek seçimleri erteleme yoluyla iktidarını seçimsiz de sürekli hale getirme çabalarını boşa çıkaracağız.
Depremin başından itibaren arama kurtarma çalışmalarında ve yardımların toplanıp dağıtılmasında yaşananlar bize göstermiştir ki; liyakatsizlik, iş bilmezlik, kuralsızlık, plansızlık, öngörüsüzlük ve koordinasyon eksikliğinin faturasını hep beraber ödüyoruz.
Felaketlerin önüne geçmek için keyfi, aşırı merkeziyetçi, anti demokratik yönetim anlayışının terk edilmesi şarttır.
Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, barınma ihtiyacını karşılamak öncelikle kamu kurumlarının yani devletin görevidir.
Siyasal iktidara; anayasal olarak halkın hizmetinde olması gereken kurumların üzerindeki prangaları çözerek doğru ve düzgün çalışmalarını , görevlerini eksiksiz-doğru biçimde yapmalarını sağlaması gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz.
Deprem bölgesine her açıdan yakınlığı dolayısıyla şehrimize binlerce depremzede yurttaşımız göç etmiştir ve göç etmeye devam etmektedir.
Depremzede yurttaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması, yaşanan göçler sonrası kentte yaşanması öngörülen sorunların çözülebilmesi için aşağıda belirtilen konuları Tarsus Kamuoyu,’nun bilgisine sunuyoruz:
1) Arama-kurtarma çalışmalarında ve toplanan yardımların dağıtılmasında yaşanan sorunlar göstermiştir ki, AKP iktidarı koronavirüsle mücadelede olduğu gibi afetle mücadelede de sınıfta kalmıştır. Kamu kurumlarının üstlenmesi gereken birçok ihtiyaçların giderilmesi gönüllü yurttaşlarımızın destek ve çabasıyla sağlanmıştır, karşılanmaktadır.
2) Tarsus’a gerçekleşen göçler sonucu kentimizde ulaşım, altyapı, barınma sorunları ve ekonomik sorunların da yaşanacağı muhtemeldir. Kentimize gelen depremzede yurttaşımızın ihtiyaçlarının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde karşılanabilmesi ve kentin daha dirençli hale gelmesi için kentimizin Afet nedeni ile “Özel Bir Destek/Statü Kapsamına” alınması ve genel bütçeden daha fazla _zaten hakkı olan_ ödeneğin ayrılması zorunluluk haline gelmiştir.
3) Deprem felaketi dolayısı ile en yoğun göçün Mersin İlçeleri arasında başta Tarsus’a gerçekleştiği düşünülmektedir. Ancak depremzede yurttaşlarımızın sayısı halen tam olarak tespit edilememiştir. Kurumlar arasında gerekli koordinasyonun sağlanarak depremzedelerin gereksinimleri ve sorunlarının çözülmesi için bir veri tabanı oluşturmanın zorunluluk olduğu değerlendirilmiştir.
4) Kentimiz için hayata geçirilmesi önem arz eden, kentin ihtiyaçları doğrultusunda yerel yönetimlerce hazırlanarak merkezi idareye sunulan halkın yararına olan projeler derhal onanmalı daha fazla sürüncemede bırakılmamalıdır.
Merkezi bütçeden ilimize ve ilçemize ayrılan ödenekler, il ve ilçemizdeki sığınmacı ve ilçemize göç eden 25-30 bin, toplamda ilimize göç eden 350-400 bin depremzede yurttaşımız dikkate alınarak güncel nüfus ve yaşanan olumsuzlukların eklendiği sorunların niteliği nazara alınarak gönderilmelidir.
5) Afet Riski Azaltma Çalışmaları Stratejisi ve Eylem Planı çalışmalarına zaman yitirilmeden derhal başlanmalı; Yerel Yönetim ve Merkezi İdarenin bu konuda güçlü işbirliği yapması ve Sivil Toplumun da bu çalışmalara katılımı sağlanmalıdır.
6) Depremzede yurttaşlarımızın Tarsus’a göçü sonrası kira fiyatlarının fahiş bir şekilde arttığı tespit edilmiştir. Buna yönelik olarak yetkili kurumların gerekli denetimleri artırması ve yaptırım konusunda çalışma yapılması vurgulanmıştır.
7) Bina yapısındaki olumsuzluklar dolayısı ile eğitim yapılmayan okullardaki öğrencilerin başka okullara yönlendirilmesi ve buna ek olarak depremzede öğrencilerin de Tarsus’taki okullarda öğrenimlerine devam etmeleri planlanmış ise de; öğrencilerin evlerinden yönlendirildikleri okullara ulaşımlarında sıkıntılar yaşandığı bildirilmiş olmakla; yetkililerin bu sorunu vakit geçirmeksizin inceleyerek çözmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
8) Eğitim-öğretimin ikinci dönemi 20 Şubat itibariyle başlamış ancak bazı okullarımızın yapısında sorunların olduğu tespit edilmiştir.
Kentimizdeki ; Hasan Karamehmet İlkokulu, Kasım Ekenler Ortaokulu, Fatih Sultan Mehmet İlkokulu-Ortaokulu, Tarsus Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nin bir bölümü , Fatih Anadolu Lisesi, Hayrunnisa Köylügil İlkokulu,Ahmet Yesevi ilkokulu-ortaokulu,100.Yıl İlkokulu, Dedeler, Karadirlik ve Beylice mahallelerinde bulunan okullar ile Abdülkerim Bengi Anadolu Lisesi'nin bir bölümü de boşaltılarak başka okullarda eğitimlerine devam edecekler.
Bu okullarımızın binaları ilgili nihai kararın inceleme raporları sonrası verileceği, bu okullarda öğrenim gören çocuklarımızın ise incelemesi yapılan başka okullara taşınacağı bildirilmiştir.
Ancak bu okullarımızın haricinde de başka okullarda öğrenim gören ve boşaltılan okullardaki çocuklarımızın ailelerinin de endişe ve kaygılarının giderilmediği anlaşılmaktadır. Tüm okulların ve tüm kamu binalarının teknik incelemelerinin etüd , performans analizlerinin bir an önce yapılması; öğrenci velileri ve kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.
Depremzede çocukların Tarsus’taki okullarda eğitimlerine devam etmeleri için gerekli çalışmalar yapılmalıdır, çocuklara yönelik psiko-sosyal süreçler devreye sokulmalıdır.
9) Üniversitelerde örgün eğitim, üniversitelerin yapısal denetimi gerçekleştirildikten sonra derhal başlamalıdır.
10) İktidarın depremi bahane ederek OHAL kararı alması ve OHAL‘i , OHAL ruhunu tüm ülkede sansür, baskı, dayanışmayı engelleme aygıtı olarak kullanmasını kabul etmiyoruz!
Emek ve Demokrasi Platformlarının dayanışma ağını oluşturan binlerce kurum ve gönüllüye gözdağı verme amacı taşıyan yardımlaşma ve dayanışma ağlarına el konulması kabul edilemez. Kayyım zihniyetinin ve sisteminin yarattığı tahribat ortadadır. Bir an önce bu zihniyetten vazgeçilmelidir.
"Deprem değil rantçı düzen öldürür diyerek , Kızılay’ın halkın parasıyla aldığı çadırları halka dağıtmak yerine satmasını sordukları için dün saldırıya maruz kalan ve haksız olarak gözaltına alınan emek ve demokrasi bileşenlerine yapılan saldırı tüm halkımıza yönelik gözdağı ve sindirme amacı taşımaktadır."
Depremde ortalıkta görünmeyen , halkımızı ölüme terk eden iktidarın toplumsal dayanışma ağlarına yönelik bu saldırılara karşı hep beraber , milyonların dayanışması ile tüm demokrasi ve emek güçleriyle, gönüllüleriyle umudu ve mücadeleyi her yerde büyütmeye devam edeceğiz.
Bizler Deprem bölgesindeki ve deprem bölgesinden başka şehirlere yerleşen yurttaşlarımızla birliğimizi ve dayanışmamızı büyütmeye, yapması gereken asli görevini yapmadığı gibi yetkisini halka karşı kötüye kullananlardan; halkımızın maruz bırakıldığı kötülüklerin , haksızlıkların hesabını sormaya devam edeceğiz.
11) Tarsus’a göç eden depremzede yurttaşlarımızın sosyal uyumu konusunda gerekli çalışmaların yapılması gerektiği tespit edilmiştir. Sosyal ve moral desteğin yanında kurslar ve sosyal aktivitelerle gerekli çalışmaları yürütülmelidir.
12) Deprem bölgesinde güvenli barınma ve yaşam koşulları derhal sağlanmalı, kendi şehirlerinde yaşamak isteyen bütün depremzedeler için yeterli ekonomik ve sosyal koşullar oluşturulmalıdır.
Deprem öncesinde Tarsus’ta sağlık personeli eksikliği zaten mevcutken, gelen 25-30 bin yurttaşla birlikte önümüzde ki günlerde yeterli sağlık hizmetine ulaşmak daha da zorlaşacaktır. Bu konuyla ilgili acilen birçok branşta doktor ve sağlık personeli takviyesi yapılması elzemdir.
Tarsus’a gelen depremzedelerin sağlık hizmetlerinden etkin bir şekilde ücretsiz yararlanması sağlanmalı, bu konuda sağlık kurumlarında öncelik sağlanmalıdır.
Tarsus Yeni Devlet Hastanesi ‘nin fiziki yapısı , zemini, inşaatı konusunda kamuoyu’na daha önce yansıyan soru ve riskler konusunda incelemelerin yapılarak bu konuda bilimsel rapor hazırlanarak , halkımızın doğru olarak aydınlatılması gerekmektedir.
Tarsus’a gelen depremzedelerin sağlık hizmetlerinden etkin bir şekilde ücretsiz yararlanması sağlanmalı, bu konuda sağlık kurumlarında öncelik sağlanmalıdır.
13) Tarsus'ta düşük gelirli yurttaşlarımız için konut sahibi olmak olanağı yoktur. Tarsus açısından; kamuya ait alanların ve kamu kaynaklarının rant, kâr hırsı ve bir kısım zümre için heba edilmemesi; toplumsal bir gereklilikten yola çıkılarak halkın barınma hakkını güvence altına alan bir sosyal konut programının yerel yönetimlerce öncelenerek kurulması gerekmektedir.
Ranta , inşaata ve talana dayalı merkezi ülke yönetimi karşısında, yerel yönetimlerin bilimsel olarak imar edilmiş, halkın kültürel ve toplumsal öncelikleri ile halkın barınma hakkını esas alan, sosyal ve ekolojik tahribatı onarmayı hedeflemesi öncelikle gereklidir.
14) Tarsus’ta merkezi idarenin denetiminde olan barınma merkezlerinde kalan depremzedeler için sağlıklı, yeterli ve ücretsiz beslenme olanağı sağlanmalı ve güçlendirilmelidir. Bu konudaki eksikliklerin sürekli olarak uzman görevlilerce denetlenmesi ve iyileştirilmesi sağlanmalıdır.
15) Sağlıklı bir yapı denetim sistemi işletilerek afete hazırlık çalışmaları süreklileştirilmeli, Deprem bilinci güçlendirilmeli, Kent politikaları rant için değil toplum yararı için bilime, tekniğe ve akla uygun bir perspektifle ele alınmalıdır.
Devlet ile sivil toplum birbirine rakip unsurlar değildir. Sivil toplum örgütleri toplumsal iyiye katkıda bulunmak amacıyla yurttaşların kendi aralarında gönüllülük esasına göre kurdukları devletten özerk yapılanmalardır.
Bizler oluşturduğumuz Tarsus Deprem Dayanışması Grubu olarak yerel yönetimlerle diyalog ve güç birliği halinde olacağız.
Merkezi iktidarın, yerel yönetimlerle ve ilçe dinamikleriyle iş birliği yapması ve kentimize özel bir destek sunması talebimizi vurguluyoruz.
Bu sağlandığında “Toplumsal Felaket”leri önleyebiliriz.
Depremin yarattığı tahribat ancak ve ancak insan hayatını önceleyen akılcı politika ve uygulamalarla ve dayanışma ile aşılabilir.
Tarsus Halkının hâlen yürüttüğü dayanışma sürecinde her türlü dayanışmayı ortaya koyan halkımıza ve bu süreçlerin yürütülmesinde emek harcayan gönüllülere şükranlarımızı sunuyoruz.
Bundan sonraki süreçte Tarsus Deprem Dayanışması Grubu bileşeni demokratik kitle örgütleri olarak; deprem bölgesinden ilçemize gelen depremzedelere ve deprem bölgesindeki halkımıza yönelik her türlü dayanışmayı sürdüreceğimizi, ayrıca kamu kurumlarının sorumlulukları gereği yapması gereken çalışmaların takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.
Acıları paylaşmaya , zor günleri dayanışma ile beraber aşmaya devam edeceğiz!
Gün dayanışma , birlik ve beraberlik günüdür!..”