(Tefecilik metastaz yapan habis bir ur gibi artan çok ciddi bir sorundur)
TEMELDE halkın gözü, kulağı ve sesi olarak kabul gören gazetecilik mesleğiyle ilk kez 1979 yılında Cumhuriyet Gazetesiyle tanışmıştım. Daha sonra o yıllarda yayın hayatına giren Güneş Gazetesi’ne transfer olduktan sonra Doğan Grubu’na dahil olmuş ve tam 14 yıl burada çalışmıştım. 1994 yılında da AKDENİZ GAZETESİ’ni kurmuştum.
Sözünü ettiğim o yıllarda mesleğin toplumda bir saygınlığı vardı.
Bir güvenirliği vardı.
Bir kıymeti vardı.
O yıllarda gazetecilerden kaçılmaz, gazetecilerle birlikte olmak istenirdi.
Bugün baktığımız da ise genel olarak gazeteciye güven ve inancın zedelendiğini görüyoruz. Özellikle sosyal medya paylaşımcılarının çoğalmasıyla gazetecilik mesleğinin ayaklar altına alınmış olduğunu rahatlıkla söylemem gerekiyor.
Özünde çok onurlu bir meslek olan gazetecilik mesleğinin bugün için sefil duruma düşürülmesinde en büyük etkenin (eskiden eline kalem alan derdik, fakat şimdi) klavye başına geçen, ancak hiçbir ehliyeti bulunmayan kişilerin başrol oynadıklarını rahatlıkla söylememiz çok mümkün.
Çok değil, 200-300 TL para alabilmek için takla atan kişilerin gazeteciyim kisvesi altında dolaştıklarını, yetmezmiş gibi onuruyla yaşamaya, topluma faydalı olmaya özenle çaba sarf eden kişilere de çamur atmaya gayret ettiklerini görüyorum. Temel mesleği tefecilik olan, zora girmiş insanların deyim yerindeyse kanını emen bazı zavallıların da kendilerini (sosyal medya) üzerinden gazeteci olarak lanse etmek istemeleri ise işin cabası.
* * *
Yaklaşık 45 yıllık gazetecilik hayatım boyunca bugün neden bu konuyu ele aldığımı şöyle özetleyebilirim.
Geçtiğimiz hafta içerisinde CHP İlçe Başkanı Av. Ozan Varal ile Büyükşehir Şube Müdürünün aleyhinde bazı çevrelerin dedikodu ürettiklerini, bir ölçüde Cumhuriyet Halk Partisi Tarsus ilçe örgütünü dizayn etmeye çalıştıklarını yazmıştım. Yazdığım köşe yazısına cevap verileceğine ihtimal veriyordum ama, verilecek cevabın hakkında halen devam eden mahkemede ‘tefecilik yapmak’ suçundan davası süren bir zat-tan geleceğini hiç düşünmemiştim.
Birileri tarafından yönlendirildiği net bir şekilde belli olan teffeci(!) aynı zamanda mesleki anlamda yol arkadaşım olan oğlumun üstlendiği görevlerden dolayı, birilerine vefa borcumu ödemeye çalıştığımı yazmış.
Bu iddianın sahibi olan bizim Tarsus’un tanınmış teffecisine (!) açıkça ifadeyim ki, oğlumun bugüne kadar üstlendiği hiçbir görevde, Büyükşehir’de dahil, her hangi etkili ve yetkili bir tek Allah’ın kuluna en küçük bir ricada bulundum ise bir talepte bulundum ise yaşadığımız bu dünyanın en şerefsiz insanıyım.
Aksi takdirde bunu iddia eden her kimse dünyanın en şerefsiz ve zavallı kuludur!
Bu bizim para satıcısı, dokunulmadan ses çıkartmış bir varlıktır.
Mahkemelik olmasına rağmen, hatta bir süre insanların ocağına incir ağacı dikme mesleği (!)
nedeniyle üzerine önce gözaltına alınarak daha sonra mahkeme tarafından karakola giderek imza atma zorunluluğu getirilen zat’ın yaptığı iş ahlaki ve yasal mı?
Onu önümüzde ki günlerde kendi paylaşımlarıyla göreceğiz!!!
* * *
Yaşanan bu olay sadece zavallı bir kişinin ard niyetli bir olayı değildir. Zavallı depe depe kullanıldığının dahi farkında değil! Bu olayın asıl aktörleri bugün için gizleseler de, olayın tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacağına gönülden inanıyorum.
Tarsus’un bu tanınmış teffeci(!) aklı sıra beni hedefe koyarak kendisi itibarlı hale gelmek için çırpınıyor olabilir. Ancak Mehmet Can Bulut olarak itibarsız kişileri sırtıma almayacağımı da ifade etmek isterim.
Geride kalan 45 yıllık gazetecilik hayatımda veremeyecek hesabım yoktur. Kim biliyor ise buyursun fazlasını yazsın.
“Sinek küçüktür ama mide bulandırır” gerçeğine de bağlı kalarak bu olayı yazdığımı da ifade edeyim.
* * *
Gazetelerin 3. sayfalarında sıklıkla yer aldığı üzere, ekonomik sıkıntı yaşayan insanların bu durumunu suiistimal eden tefeciler, ağlarına kolayca düşürdükleri kişileri uyguladıkları faizlerle daha da mağdur ediyorlar. Tefecilere borçlarını ödeyemeyenler ya yaşadıkları şehri terk ediyor ya da intihar ederek hayatlarına son veriyorlar. Tefecilik mesleği haline gelen faizciliğin sosyal bir afete neden olduğunu, faizciliğin ise büyük günahlardan olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Ha son söz… Bu konuyla ilgili yazacak daha çok şey var ama, sizi fazla sıkmayım. Önümüzdeki günlerde görüşeceğiz.