Haber-Yorum: M. Can BULUT
Türkiye’nin iyi yönetildiğini söylememiz gerçekten mümkün değil. Ülkenin iyi yönetildiğini nasıl izah edelim?
Ekonomiden eğitime, işsizlikten emeklilerimize, iç ve dış sorunlara kadar ne varsa çökmüş vaziyette. İşler hiç de iyi gitmiyor. Ülkemizde genel bir çöküş olur da bu çöküş COVID-19’a sirayet etmez mi? Elbette eder.
Salgın hastalığın görüldüğü ilk aylarda vatandaşlarımıza maske dağıtamayan iktidar, şimdi de elin bulduğu koronavirüs aşısını doğru dürüst dağıtamıyor. Aynı dağıtım sorunu Tarsus’ta da yaşanıyor.
İleri yaş almış yurttaşlarımız, belirtilen telefon numaralarını arayarak aşı vurulmak için randevu alıp, sağlık kuruluşlarına gidiyorlar. Fakat, birçok vatandaşımız aşının olmadığını öğreniyor.
“Aşı ne zaman gelecek?” şeklindeki sorulara verilen cevap ise “Belli değil. Size telefon numarası verelim, sürekli olarak takip edin” şeklinde oluyor.
Aşıya gelen vatandaşın, hangi mesafeden, hangi şartlarda geldiği kimsenin umurunda değil. Vatandaş Tarsus’un en ücra köşesinde bulunan köyünden mi gelmiş, en ücra köşesinde bulunan mahallesinden mi gelmiş pek önem taşımıyor.
Vatandaşa verilen sözün devlet sözü olduğu da unutularak, COVID-19 aşısı konusunda yaşanan tablo hem vatandaşı, hem de sağlık kuruluşu görevlilerini zor durumda bırakıyor, çaresizliğe sevk ediyor.
COVID-19 salgınının başladığı günden günümüze kadar resmi rakamlara göre 30 binin üzerinde insanımızı kaybettik ve kaybetmeye de devam ediyoruz. Maske dahi dağıtamadığımız insanımıza gerekli kapanma olayını da uygulayamadık. Hiç olmazsa elin yabancısının bulduğu aşıyla insanlarımızı buluşturmasını becerebilirsek, ülke olarak bir işe yaramış oluruz.