ANKARA’da 10 Ekim günü düzenlenen ve 97 kişinin yaşamını yitirdiği hain saldırıya tepkiler devam ediyor. Tarsus Emek ve Barış Güçleri tarafından Yarenlik Alanı’nda tepki eylemi düzenlenip, ölenler için saygı duruşunda bulunuldu.
Sloganlar eşliğinde yürüyen grup Ruhi Su’nun 1977 kanlı 1 Mayıs olaylarına atfen yazdığı ve 10 Ekim günü de patlama anında söylenen “Bu meydan kanlı meydan” türküsünün sözlerini söylediler.
Olayda yaşamını yitiren Metin Peşmen, Leyla Çiçek ve Orhan Işıktaş’ın fotoğraflarının bulunduğu pankartın taşındığı yürüyüşte, pankartı merhum Metin Peşmen’in yeğeni Tonguç Peşmen ve yengesi Seher Peşmen’in taşıdığı görüldü.
Burada katılımcı kuruluşlar adına basın açıklamasını yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Tarsus Şube Başkanı Cuma Erçe, konuşmasına “Üzgünüz, öfkeliyiz, yastayız ve isyandayız!” ifadeleriyle başladı.
Başkan Cuma Erçe, “10 Ekim’de Ankara’da Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanmıştık. Türkiye’nin dört bir yanından gelmiştik. Emek, Barış, Demokrasi taleplerimizi haykırmak için gelmiştik. İşçilerin, kamu çalışanlarının, işsizlerin, yoksulların, mağdurların sesini duyurmak için gelmiştik. Halkların özlemlerini haykırmak, umutlarını yaşatmak için, kandan ve savaştan beslenenlere karşı “Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi!” demek için gelmiştik. Saray’ın saltanatı uğruna aylardır kan dökenlere “Dur!” demek için gelmiştik.
Savaşa karşı barışı; baskı, şiddet ve zora karşı özgürlükleri ve demokrasiyi; yolsuzluğa, hırsızlığa ve sömürüye karşı emeğin mücadelesini hep birlikte yükseltmek için gelmiştik.
Başvurusu Ankara Valiliği’ne yapılmış (ve Valilikçe uygun görülmüş), bütünüyle barışçıl bir miting için gelmiştik. Türkülerimizle, halaylarımızla, pankartlarımızla, sloganlarımızla ve coşkuyla miting alanına yürüyüşümüz başlarken patlattılar bombaları” dedi.
Erçe, konuşmasında şu noktalara değindi:
“Türkiye’nin göbeğinde, Ankara Garı’nın, binlerce polisin gözü önünde patlattılar.
Günlerdir yüreğimiz yanıyor, içimiz kanıyor. Üzgünüz, öfkeliyiz, yastayız ve isyan ediyoruz. Bizler patlama sonrasında canlarımızı kurtarmaya çalışırken polislerini gaz bombalarıyla üzerimize salanlar “güvenlik zafiyeti” yok diyorlar. Başbakan Davutoğlu; elimizde canlı bombacıların listesi var ancak biz bir hukuk devletiyiz eylem yapmadan müdahale edemeyiz, diyor. Ya aklımızla alay ediyor ya da canlı bombanın ne demek olduğunu bilmiyor.
Şu ana kadar belirlenebilen doksan yedi kardeşimiz hayatını kaybetti, yüzlerce kardeşimiz yaralandı.
Üzgünüz, Öfkeliyiz, Yastayız ve İsyandayız!
Hiç kimse bize bu katliamın faili meçhul olduğunu söylemesin.
Bombaları tanıyoruz.
18 Mayıs’ta Adana ve Mersin’deki, 5 Haziran’da Diyarbakır’daki, 20 Temmuz’da Suruçtaki patlamalardan tanıyoruz. Katilleri tanıyoruz.
Katiller; diktatörlük hevesleri 7 Haziran seçimlerinde kursaklarında kaldığı için ülkeyi kan gölüne çevirip yaşanan ölümler üzerinden oy avcılığı yapanlardır.
Katiller; yarattıkları terör ve dehşetin korkusuyla 1 Kasım seçimlerinden galip çıkmaya çalışanlardır.
Amaçlarını biliyoruz.
Amaçları; bizi korkutarak, bizi yıldırarak, bizi sindirerek on üç yıllık zulüm ve hırsızlık düzenlerini sürdürmeye çalışmaktır.
Amaçları; Gezi İsyanı’ndan bu yana diktatörlüğe karşı direnen milyonlarca yurttaşın iradesini kırmaktır.
Amaçları; halkın iradesine rağmen KaçAK Saray’daki iktidarlarını devam ettirmeye çalışmaktır.
Emek, Barış ve Demokrasi Mitingimiz kana bulayanlara sesleniyoruz:
BÜTÜN VAHŞETİNİZE, BÜTÜN ŞİDDETİNİZE, BÜTÜN KATLİAMLARINIZA RAĞMEN EŞİT, ÖZGÜR, DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE BİR ARADA YAŞAMI VE BARIŞI SAVUNMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!
Bizi korkutmaya, bizi yıldırmaya, bizi sindirmeye çalışanlara sesleniyoruz:
KORKMAYACAĞIZ, YILMAYACAĞIZ, UNUTMAYACAĞIZ VE AFFETMEYECEĞİZ!
DÖKTÜĞÜNÜZ KANDA BOĞULACAKSINIZ!
KANLI ELLERİNİZLE İŞLEDİĞİNİZ BÜTÜN SUÇLARDAN YARGILANACAK VE HESAP VERECEKSİNİZ.
Acımız büyük, yaralarımız derindir.
Katiller ve arkasındaki güçler bulunana kadar bize rahat yok.
Katliamın sorumluları hesap verene kadar susmayacağız, yılmayacağız.
İnadına barış, inadına halkların kardeşliği demeye devam edeceğiz.
Tarsus’tan Ankara’ya barışı getirmek için uğurladığımız yoldaşlarımızdan üçünü yitirdik. Orhan Işıktaş, Leyla Çiçek, Metin Peşmen’i sonsuzluğa uğurladık. Onlara sözümüz olsun ki emek, barış, demokrasi mücadelemiz sürecek. Yaşasın barış, yaşasın onurlu mücadelemiz.”